ترجمة سورة الجاثية

Turkish - Turkish translation

ترجمة معاني سورة الجاثية باللغة التركية من كتاب Turkish - Turkish translation.

Casiye Suresi


Hâ, mîm

Bu kitap, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafindan indirilmistir.

Süphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardir.

Sizin yaratilisinizda ve çesitli canlilari yeryüzüne yaymasinda kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardir.

Gece ile gündüzün degismesinde ve Allah'in gökten bir rizik sebebi olan yagmuru indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârlari yönlendirmesinde aklini kullanan bir topluluk için nice deliller vardir.

Iste bunlar, Allah'in âyetleridir. Sana onlari hakkiyla okuyoruz. Artik Allah'a ve âyetlerine inanmadiktan sonra hangi söze inanacaklar?

Her günahkâr kisinin vay haline!

O kimse Allah'in kendisine okunan âyetlerini isitir de, sonra sanki kibrinden hiç isitmemis gibi israr eder. Iste sen onu, can yakici bir azabla müjdele!

Âyetlerimizden birsey ögrendigi zaman, onu alaya aliyor. Iste onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardir.

Ötelerinde cehennem var. Ne kazandiklari seyler, ne de Allah'tan baska edindikleri dostlar, kendilerinden hiçbir seyi (azabi) kaldiramaz. Onlar için büyük bir azab vardir.

Bu Kur'an bir hidâyettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise, en siddetlisinden acikli bir azab vardir.

Allah O (yüce) zâttir ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O'nun lütfundan rizik aramaniz ve sükretmeniz için denizi emrinize vermistir.

O, göklerde ve yerde bulunan herseyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermistir. Süphesiz bunda düsünen topluluklar için ibret ve deliller vardir.

Ey Muhammed! Iman edenlere söyle: Allah'in cezalandiracagi günlerin gelecegini ummayanlari simdilik bagislasinlar. Çünkü Allah her kavmi kazandiklariyla cezalandiracaktir.

Her kim iyi bir is yaparsa onun faydasi kendisinedir. Kim de kötülük yaparsa zarari yine kendinedir. Sonra hep Rabbinize döndürüleceksiniz.

Andolsun ki biz, vaktiyle Israilogullari'na kitap, hüküm ve peygamberlik vermistik. Onlari temiz riziklarla riziklandirmistik. Ve onlari âlemlerden üstün kilmistik.

Din hususunda onlara apaçik deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarindaki çekememezlik ve düsmanlik yüzünden ayriliga düsmüslerdi. Süphesiz Rabbin, ayriliga düstükleri seylerde, kiyâmet günü aralarinda hükmedecektir.

Sonra (Ey Muhammed) seni din hususunda apaçik bir seriat sahibi kildik. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.

Çünkü onlar Allah'tan gelecek hiçbir seyi senden uzaklastiramazlar. Süphesiz zâlimler, birbirlerinin dostlaridir. Allah ise müttakilerin dostudur.

Bu (Kur'an) insanlarin kalb gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidâyet ve rahmettir.

Yoksa, kötülük isleyenler, hayatlarinda ve ölümlerinde kendilerini, iman edip iyi ameller isleyen kimselerle bir tutacagimizi mi zannettiler? Ne kötü hüküm veriyorlar!

Halbuki Allah, gökleri ve yeri hak ile yaratti. Hem de herkese yaptiginin karsiligi verilmek üzere, onlara asla haksizlik edilmez.

(Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'in kendi ilmi dahilinde saptirdigi, kulagini ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektigi kimseyi görüyor musun? Simdi onu Allah'tan baska kim hidâyete erdirebilir? Hala düsünmez misiniz?

Hem müsrikler dediler ki: "Hayat, ancak bu dünya hayatimizdan ibarettir. Ölürüz ve yasariz. Bizi ancak geçen zaman yokluga sürükler. Halbuki onlarin bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece böyle zannederler.

Kendilerine âyetlerimiz açikça okundugu zaman; "Eger sözünüzde dogru iseniz atalarimizi diriltip getirin." demekten baska söylenecek hiçbir delil yoktur.

(Ey Muhammed!) De ki: "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, sonra da geleceginde süphe olmayan kiyamet gününde (diriltip) bir araya toplar. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah'indir. Kiyâmetin kapacagi gün varya, iste o gün batila sapanlar hep hüsrana düsecekler.

O gün her ümmeti, diz çökmüs görürsün. Her ümmet, kendi kitabina çagirilir, onlara: "Bugün yaptiginiz amellerin cezasi verilecektir.

Iste kitabiniz, yüzünüze karsi hakki söylüyor, çünkü biz sizin yaptiklarnizi hep kaydediyorduk." (denir).

Iman edip iyi isler yapanlara gelince; Rableri onlari rahmeti içine koyacaktir. Iste apaçik kurtulus budur.

Ama kâfirlere gelince; onlara da denilir ki; "Size âyetlerim okunmadi mi? Siz büyüklük tasladiniz ve günah isleyen bir kavim oldunuz degil mi?

Allah'in vaadi gerçektir. "O kiyâmetin geleceginde süphe yoktur." denildiginde "Kiyamet nedir bilmiyoruz." Yalniz bir zandan ibârettir saniyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok." derdiniz.

Derken yaptiklari amellerin kötülügü gözlerinin önüne serildi, alay edip durduklari sey onlari kusativerdi.

O gün kâfirlere söyle denilir; "Siz, dünyada bugüne kavusmayi nasil unuttuysaniz, biz de bugün sizi öylece unutacagiz. Yeriniz atestir ve sizin için yardimcilardan bir kimse de yoktur."

Bunun sebebi sudur; Siz Allah'in âyetlerini alaya aldiniz, dünya hayati sizi aldatti. Artik bugün onlar, atesten çikarilmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.

Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

Göklerde ve yerde büyüklük ve hâkimiyet O'nundur. O, Aziz'dir (herseye galiptir); Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
سورة الجاثية
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورةُ (الجاثية) من السُّوَر المكية، وقد جاءت ببيانِ اتصاف الله بكمال العِزَّة والحِكْمة، والقدرة والعدل؛ ومن ذلك: قيامُه بجَمْعِ الخلائق يوم القيامة، والفصلِ بينهم على أعمالهم في يوم مَهُولٍ تجثو فيه الناسُ على رُكَبِها، وفي ذلك حثٌّ على صدق العمل في الدنيا؛ فاللهُ مُحْصٍ كلَّ عمل؛ عظُمَ أو صغُرَ، وجاءت السورة بتذكيرِ اللهِ خَلْقَه بنِعَمِه عليهم، والردِّ على الدَّهْريين.

ترتيبها المصحفي
45
نوعها
مكية
ألفاظها
488
ترتيب نزولها
65
العد المدني الأول
37
العد المدني الأخير
37
العد البصري
37
العد الكوفي
37
العد الشامي
37

* قوله تعالى: {وَقَالُواْ مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا اْلدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَآ إِلَّا اْلدَّهْرُۚ وَمَا لَهُم بِذَٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۖ إِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ} [الجاثية: 24]:

عن أبي هُرَيرةَ رضي الله عنه، عن النبيِّ صلى الله عليه وسلم، قال: «كان أهلُ الجاهليَّةِ يقولون: إنَّما يُهلِكُنا الليلُ والنهارُ، وهو الذي يُهلِكُنا ويُمِيتُنا ويُحْيِينا، فقال اللهُ في كتابه: {وَقَالُواْ مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا اْلدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَآ إِلَّا اْلدَّهْرُۚ} [الجاثية: 24]، قال: فيسُبُّون الدَّهْرَ، فقال اللهُ تبارَكَ وتعالى: يُؤذِيني ابنُ آدَمَ؛ يسُبُّ الدَّهْرَ، وأنا الدَّهْرُ، بِيَدي الأمرُ، أُقلِّبُ الليلَ والنهارَ». "الصحيح المسند من أسباب النزول" (1 /183).

* سورة (الجاثية):

اختصَّتْ سورةُ (الجاثية) بذكرِ لفظ (جاثية)، الذي يتعلق بيوم القيامة وأهواله، يوم تجثو الناسُ على رُكَبِها من الفزع؛ قال تعالى: {وَتَرَىٰ كُلَّ أُمَّةٖ جَاثِيَةٗۚ كُلُّ أُمَّةٖ تُدْعَىٰٓ إِلَىٰ كِتَٰبِهَا اْلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ} [الجاثية: 28].

* سورة (الشَّريعة):

سُمِّيت بهذا الاسم؛ لوقوع لفظ (شريعة) فيها، ولم يقَعْ في غيرها من القرآن؛ قال تعالى: {ثُمَّ جَعَلْنَٰكَ عَلَىٰ ‌شَرِيعَةٖ مِّنَ اْلْأَمْرِ فَاْتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَ اْلَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ} [الجاثية: 18].

1. مصدر القرآن الكريم، وإثباتُ وَحْدانية الله (١-٦).

2. جزاء المكذِّبين بآيات الله (٧-١١).

3. التذكير بنِعَم الله على عباده (١٢-١٥).

4. نِعَمُه الخاصة ببني إسرائيل، وإنزالُ الشرائع (١٦-٢٠).

5. عدلُه في المحسِنين والمسِيئين (٢١-٢٣).

6. الرد على الدَّهْريِّين (٢٤-٢٧).

7. من مَشاهد يوم القيامة (٢٨-٣٧).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (7 /161).

إثباتُ صِفَتَيِ العِزَّة والحِكْمة لله عز وجل؛ فمن كمال عِزَّته وحِكْمته: جمعُ الخلائق يوم القيامة للفصل بينهم، وجزاؤُهم على أعمالهم، بعد أن بيَّن لهم طريقَيِ الخير والشر، وأقام الحُجة عليهم.

واسمُ السورة دالٌّ أتمَّ الدلالة على هذا المقصد، و(الجاثية) اسمٌ من أسمائها يدل على هولِ ما يحصل فيها.

ينظر: "مصاعد النظر للإشراف على مقاصد السور" للبقاعي (2 /476).