ترجمة سورة الرّوم

الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة

ترجمة معاني سورة الرّوم باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة.
من تأليف: فريق مركز رواد الترجمة بالتعاون مع موقع دار الأسلام .

Elif, Lâm, Mîm.
Rumlar yenilgiye uğradılar.
En yakın yerde. Ancak onlar bu yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.
Birkaç yıl (üç ila dokuz sene) içinde. Öncesinde de, sonrasında da emir Allah’ındır. O günde Mü'minler sevineceklerdir.
Allah’ın yardımıyla, Allah dilediğine yardım eder. O; Aziz'dir, Rahim'dir.
(Bu) Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Onlar dünya hayatından sadece dış görünüşü bilirler. Ahiretten ise gaflettedirler.
Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri ancak hak ile ve belirli bir süre için yaratmıştır. İnsanların çoğu Rablerine kavuşmayı inkâr ederler.
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden önceki kimselerin akibetinin nasıl olduğuna bir baksınlar? Onlardan daha güçlü idiler, toprağı yeri sürüp alt üst etmişler ve bunların (Mekke halkının) imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara peygamberleri apaçık delillerle gelmişlerdi. Allah, onlara zulmetmiş değildir. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Sonra, Allah’ın ayetlerini yalanladıkları ve onlarla alay etmekte oldukları için, kötülük işleyenin sonu daha da kötü oldu.
Allah yaratmayı ilk olarak başlatır, sonra onu yeniden gerçekleştirir. Sonra O'na döndürülürsünüz.
Kıyametin kopacağı gün, günahkârlar umutsuz kesilirler.
Onların, Allah’a koştukları ortaklardan kendileri için şefaatçılar da olmayacaktır. Artık onlar, ortak koştuklarını da inkâr edeceklerdir.
Kıyametin kopacağı gün, işte o gün Mü’minler ve kâfirler birbirinden ayrılacaklardır.
İman edip salih ameller işleyenler; işte onlar bir bahçede sevinç içinde ağırlanırlar.
Kâfir olup, ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar daima azapta tutulurlar.
O halde akşama girerken ve sabaha ererken Allah'ı tesbih edin.
Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah’ı tesbih edin.
Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız.
Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki, siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz.
Sizin için nefislerinizden kendileri ile sükûn/huzur bulacağınız ve aranızda muhabbet ve merhamet kıldığı eşler yaratmış olması da onun ayetlerindendir. Muhakkak bunlarda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.
Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.
Geceleyin ve gündüzün uyumanız ve O'nun lütfundan (nasip) aramanız da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.
Korku ve ümit vermek üzere size şimşeği göstermesi, gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
Emriyle göğün ve yerin (kendi düzenlerinde) durması da O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden (kalkmaya) bir çağırdı mı, bir de bakarsınız ki (dirilmiş olarak) çıkıyorsunuz.
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hepsi O'na boyun eğmişlerdir.
Yaratmayı ilk başlatan, sonra onu yeniden gerçekleştirecek olan O'dur. Bu, O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O; Azîzdir, Hakîmdir.
(Allah) size kendi nefislerinizden bir misal getirdi. Size rızık olarak verdiklerimizde elinizin altındaki kölelerinizin size ortak olup o rızıkta hep birlikte eşit olmayı ve kendiniz (gibi) hür olan diğer ortaklarınızdan çekindiğiniz gibi onlardan da çekinmeyi kabul eder misiniz? İşte akıllarını kullanan bir topluluk için ayetleri böyle açıklarız.
Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah’ın (bu şekilde) saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
Sen yüzünü hanif olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtratına dosdoğru çevir. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
O’na ihlasla yönelin. O’ndan sakının ve namazı ikame edin ve asla müşriklerden olmayın.
O dinlerini parça parça eden ve fırkalara/cemaatlere ayrılanlardan (olmayın). Her grup/cemaat kendi yanında olanla sevinmektedir.
İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek O’na dua ederler. Sonra Allah, onlara kendinden bir rahmet tattırınca da, bir bakarsın ki içlerinden bir grup, Rablerine ortak koşuyorlar.
Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkâr etsinler bakalım! Haydi (şimdilik) yararlanın, ama yakında bileceksiniz.
Yoksa onlara kesin bir delil indirdik de o mu onlara ortak koşmalarını söylüyor?
İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler. Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler.
Onlar, Allah'ın, dilediğine rızkı yayıp genişlettiğini ve kıstığını görmüyorlar mı? Şüphesiz bunda, iman etmekte olan bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Akrabaya, yoksula ve yolculara haklarını ver. Bu Allah’ın rızasını isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü isteyerek vermekte olduğunuz zekâta gelince, işte (bu amel sahipleri, sevaplarını) kat kat arttıranlardır.
Allah sizi yaratan sonra size rızık veren sonra sizi öldüren sonra da sizi diriltecek olandır. Sizin ortaklarınızdan bu işlerden birisini olsun yapabilen var mıdır? O koştukları ortaklardan yüce ve münezzehtir.
İnsanların ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki dönerler diye, (Allah) yaptıklarının bazılarını böylece onlara tattırmaktadır.
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da daha öncekilerin sonları nasıl olmuş bir bakın!" Onların çoğu müşriklerdi.
Allah tarafından (gelecek ve) geri çevirilmesi mümkün olmayan bir gün gelmeden yüzünü o dosdoğru dine çevir. O gün onlar bölük bölük ayrılacaklardır.
Kim küfre saparsa, artık onun küfrü kendi aleyhinedir; kim de salih bir amelde bulunursa, ancak kendileri için (Cennet'te yer) hazırlarlar.
Bu, (Allah'ın) iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükafatlandırması içindir. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez.
Rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetini tattırması, buyruğu ile gemilerin yürümesi, lütfundan rızık istemeniz, O'nun ayetlerindendir. Belki şükredersiniz.
Andolsun ki biz senden önce nice rasulleri kavimlerine gönderdik. Onlar da kendilerine açık açık delillerle geldiler. Biz de günahkârlardan intikam aldık. Müminlere yardım etmek ise zaten üzerimize bir haktır.
Allah, rüzgârları gönderendir. Onlar da bulutları harekete geçirir. Allah, onları dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Onu kullarından dilediklerine uğrattığı zaman bir de bakarsın sevinirler.
Hâlbuki onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.
Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Andolsun, eğer biz bir rüzgâr göndersek, onlar da ardından onu sararmış görürlerse bundan sonra onlar muhakkak inkâra saparlar.
Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin.
Sen kör olanları sapıklıktan hidayete iletecek de değilsin. Sen ancak ayetlerimize iman edip, teslim olanlara işittirirsin.
Allah; sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O, dilediğini yaratır. O; hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.
Kıyametin kopacağı gün günahkârlar, bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada haktan) işte böyle döndürülüyorlardı.
Kendilerine ilim ve iman verilmiş olanlar ise onlara şöyle diyeceklerdir: “Andolsun ki Allah'ın kitabında (yazılı) olana göre siz yeniden diriliş gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden dirilme günüdür. Fakat siz bilmiyordunuz.”
O gün zulmedenlere özürleri bir yarar sağlamaz, onlardan artık (Allah'ı) razı edecek bir şey yapmaları da istenmez.
Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik. Andolsun, eğer sen onlara bir ayet getirsen, o kâfirler elbette; “Siz ancak batıl şeyler uyduranlarsınız” derler.
İşte bilmeyenlerin kalpleri üzerine Allah böyle mühür vurur.
O halde sabret muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni hafifliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler.
سورة الروم
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورةُ (الرُّومِ) من السُّوَر المكية، وهي السورة الوحيدة التي ذُكِر فيها (الرُّومُ)؛ ولهذا سُمِّيت بهذا الاسم، وقد اشتمَلتْ هذه السورة الكريمة على الإخبارِ بغيبِ المستقبَل؛ من أن (الرُّومَ) سيكونون غالبين بعد أن كانوا مغلوبين، وفي ذلك تأكيدٌ لصِدْقِ النبي صلى الله عليه وسلم، ومقصودُ السورة عظيم؛ ألا وهو: ردُّ الأمر كلِّه لله، مِن قبلُ ومِن بعدُ؛ مما يدعو كلَّ مؤمن إلى صدقِ التوكل عليه، والالتجاء إليه، كما صح عن النبي صلى الله عليه وسلم قراءتُه لها في الفجر.

ترتيبها المصحفي
30
نوعها
مكية
ألفاظها
817
ترتيب نزولها
84
العد المدني الأول
60
العد المدني الأخير
59
العد البصري
60
العد الكوفي
60
العد الشامي
60

* سورةُ (الرُّومِ):

سُمِّيت سورةُ (الرُّومِ) بذلك؛ لأنه ورَد فيها ذِكْرُ (الرُّومِ)، ولم يَرِدْ في غيرها من القرآن.

* أُثِرَ عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قرأ سورةَ (الرُّومِ) في الفجرِ:

عن أبي مالكٍ الأغَرِّ المُزَنيِّ رضي الله عنه، قال: «صلَّيْتُ مع النبيِّ ﷺ، فقرَأَ سورةَ الرُّومِ في الصُّبْحِ». أخرجه الطبراني (٨٨٤).

اشتمَلتْ سورة (الرُّومِ) على عِدَّةِ موضوعات؛ وهي:

1. الإخبار عن غيب المستقبَل (١-٧).

2. التفكير في مخلوقات الله يدل على وجوده، وهو الذي يُعِيد خَلْقَ الإنسان يوم القيامة (٨-١٦).

3. تنزيه الله وَحْده، وأدلة وجوده وربوبيَّتِه سبحانه وتعالى (١٧-٢٧).

4. إثبات الوَحْدانية، وبطلان الشِّرك، والأمر باتباع الإسلام (٢٨-٣٢).

5. لجوء الناس إلى الله عند الشدائد، وإعراضهم عند زوالها (٣٣-٣٧).

6. الحث على الإنفاق لذوي الأرحام، والتحذير من المال الحرام (٣٨-٤٠).

7. جزاء المفسدين والمؤمنين (٤١-٤٥).

8. الرِّياح والأمطار دالة على قدرة الله تعالى، وتشبيهُ الكفار بالموتى (٤٦-٥٣).

9. أطوار حياة الإنسان، قَسَمُ المجرمين في الآخرة (٥٤-٥٧).

10. الأمثال للعِبْرة، وأمر النبي صلى الله عليه وسلم بالصبر على الدعوة (٥٨-٦٠).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (6 /4).

إثباتُ الأمرِ كلِّه لله عزَّ وجلَّ؛ فهو صاحب الحقِّ، المتصفُ بالرُّبوبية والألوهية وكلِّ صفات الكمال، والقادرُ على كل شيء، فيأتي البعثُ، ونصرُ أوليائه، وخِذْلان أعدائه؛ وهذا هو المقصود بالذات، واسمُ السورة واضح فيه؛ بما كان من السبب في نصرِ (الرُّوم) من الوعد الصادق، والسرِّ المكتوم، ومن أعظم ما اشتملت عليه: التصريحُ بأن الإسلامَ دِينٌ فطَر اللهُ الناسَ عليه، وأن مَن ابتغى غيرَه دِينًا فقد حاول تبديلَ ما خلَق الله، وأنَّى له ذلك؟!

ينظر: "مصاعد النظر للإشراف على مقاصد السور" للبقاعي (2 /349)، "التحرير والتنوير" لابن عاشور (21 /41).