ترجمة سورة المرسلات

Diyanet Isleri - Turkish translation

ترجمة معاني سورة المرسلات باللغة التركية من كتاب Diyanet Isleri - Turkish translation.

Mürselat Suresi


Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.

Yıldızların ışığı giderildiği zaman,

Gök yarıldığı zaman,

Dağlar pamuk gibi atıldığı zaman,

Peygamberlere ümmetleri hakkında şahidlik vakitleri bildirildiği zaman;

Bu, hangi güne bırakılmıştı?

Hüküm gününe bırakılmıştı.

Hüküm gününün ne olduğunu sen nerden bilirsin?

O gün yalanlamış olanların vay haline!

Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız.

Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız.

Suçlulara böyle yaparız.

O gün, yalanlamış olanların vay haline!.

Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

Buna gücümüz yeter; Biz ne güzel güç yetireniz!

O gün yalanlamış olanların vay haline!

Biz yeryüzünü, dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı?

Biz yeryüzünü, dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı?

Orada yüksek yüksek sabit dağlar var edip size tatlı sular içirmedik mi?

Yalanlamış olanların vay o gün haline!

İnkarcılara o gün şöyle denir: "yalanlayıp durduğunuz şeye gidin;"

"gölge yapmayan ve ateşten de korumayan cehennem dumanının üç kollu gölgesine gidin."

"gölge yapmayan ve ateşten de korumayan cehennem dumanının üç kollu gölgesine gidin."

O gölgenin saçtığı her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir, konak gibi de büyüktür.

O gölgenin saçtığı her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir, konak gibi de büyüktür.

Yalanlamış olanların o gün vay haline!

Bu, onların konuşamayacakları gündür.

Onlara izin de verilmez ki özür beyan etsinler.

Yalanlamış olanların o gün vay haline!

"Bu, sizleri ve öncekileri topladığımız hüküm günüdür."

"Eğer bir düzeniniz varsa Bana kurun."

Yalanlamış olanların o gün vay haline!.

Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar, elbette gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar.

Canlarının istediği meyveler arasındadırlar.

Onlara denir ki: "İşlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz, içiniz."

Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz.

O gün yalanlamış olanların vay haline

Yiyiniz, biraz zevkleniniz bakalım, doğrusu sizler suçlularsınız.

O gün yalanlamış olanların vay haline!

Onlara "Rüku edin" denildiğinde rükua varmazlar.

O gün yalanlamış olanların vay haline!

Kuran'dan başka hangi söze inanacaklar?
سورة المرسلات
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (المُرسَلات) من السُّوَر المكية، نزلت بعد سورة (الهُمَزة)، وقد جاءت ببيانِ قدرة الله على بعثِ الناس بعد هلاكهم؛ فهو المتصفُ بالرُّبوبية والألوهية، وقد افتُتحت بمَشاهدِ القيامة، والتذكير بمَصارعِ الغابرين، وذكَرتْ تأمُّلات في خَلْقِ الإنسان والكون؛ ليعودَ الخلقُ إلى أوامرِ الله، وليستجيبوا له سبحانه، و(المُرسَلات): هي الرِّياحُ التي تهُبُّ متتابِعةً.

ترتيبها المصحفي
77
نوعها
مكية
ألفاظها
181
ترتيب نزولها
33
العد المدني الأول
50
العد المدني الأخير
50
العد البصري
50
العد الكوفي
50
العد الشامي
50

* سورة (المُرسَلات):

سُمِّيت سورة (المُرسَلات) بذلك؛ لافتتاحها بالقَسَمِ الإلهيِّ بـ(المُرسَلات)؛ وهي: الرِّياح التي تهُبُّ متتابِعةً.

سورة (المُرسَلات) من السُّوَر التي شيَّبتْ رسولَ الله صلى الله عليه وسلم:

عن ابنِ عباسٍ رضي الله عنهما، قال: «قال أبو بكرٍ الصِّدِّيقُ رضي الله عنه لرسولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم: يا رسولَ اللهِ، أراكَ قد شِبْتَ! قال: «شيَّبتْني هُودٌ، والواقعةُ، والمُرسَلاتُ، و{عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ}، و{إِذَا اْلشَّمْسُ كُوِّرَتْ}». أخرجه الحاكم (3314).

1. مَشاهد القيامة (١-١٥).

2. مَصارع الغابرين (١٦-١٩).

3. تأمُّلات في خَلْقِ الإنسان والكون (٢٠-٢٨).

4. عودٌ لمَشاهد القيامة (٢٩-٥٠).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (8 /540).

مقصدُ سورة (المُرسَلات): الاستدلالُ على وقوع البعث بعد فَناء الدنيا، والاستدلال على إمكانِ إعادة الخَلْقِ بما سبَق من خَلْقِ الإنسان وخلق الأرض، وفي ذلك دلائلُ على قدرة الله، واتصافِه بالوَحْدانية والرُّبوبية.

ينظر: "التحرير والتنوير" لابن عاشور (29 /419).