ترجمة سورة الإنسان

Turkish - Turkish translation

ترجمة معاني سورة الإنسان باللغة التركية من كتاب Turkish - Turkish translation.

Insan Suresi


Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anilmaya deger bir sey degildi.

Dogrusu biz insani, imtihan etmek için karisik bir nutfeden (erkek ve kadin sularindan) yarattik da onu isitici, görücü yaptik.

Kuskusuz biz ona yolu gösterdik; ister sükredici olsun, ister nankör.

Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ates hazirlamisizdir.

Kuskusuz iyiler de karisimi kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.

Bir kaynak ki ondan Allah'in kullari içerler, güzel yollar açarak akitirlar onu.

O kullar adaklarini yerine getirirler ve fenaligi salgin (olan) bir günden korkarlar.

Düsküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

"Size sirf Allah rizasi için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karsilik, ne de bir tesekkür bekliyoruz."

"Biz sert ve belali bir günde Rabbimizden korkariz." derler.

Allah da onlari o günün fenaligindan korur, yüzlerine parlaklik, gönüllerine sevinç verir.

Sabirlarina karsilik onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.

Orada donatilmis koltuklar üzerine dayanmislardir: Orada ne yakici günes görürler, ne de siddetli soguk.

Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmis, meyveleri bol bol önlerine konmustur.

Yanlarinda gümüsten kaplar, billur kupalar dolastirilir.

Gümüsten öyle kadehler ki onlari türlü türlü biçimlere koymuslardir.

Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karisimi zencefildir.

Bu orada bir pinardir ki, adina "selsebil" derler.

Etraflarinda ölümsüz hizmetçiler dolasir, onlari görünce saçilmis inciler sanirsin.

Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.

Üstlerinde zarif ve yesil, kalin ipekten bir elbise vardir. Gümüs bileziklerle süslenmislerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmistir.

(Onlara söyle denir): "Iste bu sizin bir mükâfatinizdi. Gayretiniz karsiligini bulmustur."

Kur'ân'i sana kisim kisim biz indirdik biz.

O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.

Sabahaksam Rabbinin ismini an.

Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (aksam ve yatsi namazlarini kil). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazi kil).

Çünkü onlar bu dünyayi seviyorlar ve önlerindeki agir bir günü arkaya atiyorlar.

Onlari biz yarattik ve mafsallarini simsiki bagladik. Diledigimiz vakit de kiliklarini degistiririz.

Iste bu bir ögüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuskusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Allah diledigini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acikli bir azap hazirlamistir.
سورة الإنسان
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (الإنسان) من السُّوَر المكية، نزلت بعد سورة (الرحمن)، وقد ذكَّرتِ الإنسانَ بأصل خِلْقته، وقدرة الله عليه؛ ليتواضعَ لأمر الله ويستجيب له؛ فاللهُ هو الذي جعل هذا الإنسانَ سميعًا بصيرًا؛ فالواجب المتحتم عليه أن تُجعَلَ هذه الجوارحُ كما أراد لها خالقها وبارئها؛ ليكونَ بذلك حسَنَ الجزاء يوم القيامة، ومَن كفر فمشيئة الله نافذةٌ في عذابه إياه، وقد كان صلى الله عليه وسلم يَقرؤها في فجرِ الجمعة.

ترتيبها المصحفي
76
نوعها
مكية
ألفاظها
243
ترتيب نزولها
98
العد المدني الأول
31
العد المدني الأخير
31
العد البصري
31
العد الكوفي
31
العد الشامي
31

* سورة (الإنسان):

سُمِّيت سورة (الإنسان) بهذا الاسم؛ لافتتاحها بذكرِ الإنسان وخَلْقِه من عدمٍ.

* سورة {هَلْ أَتَىٰ} أو {هَلْ أَتَىٰ عَلَى اْلْإِنسَٰنِ}:

سُمِّيت بذلك؛ لافتتاحها به.

كان صلى الله عليه وسلم يقرأ سورة (الإنسان) في فجرِ الجمعة:

عن عبدِ اللهِ بن عباسٍ رضي الله عنهما: «أنَّ رسولَ اللهِ ﷺ قرَأَ في صلاةِ الغداةِ يومَ الجمعةِ: {الٓمٓ ١ تَنزِيلُ} السَّجْدةَ، و{هَلْ أَتَىٰ عَلَى اْلْإِنسَٰنِ}». أخرجه مسلم (٨٧٩).

1. نعمة الخَلْق والهداية (١-٣).

2. مصير الكفار (٤).

3. جزاء الأبرار (٥-٢٢).

4. توجيهٌ للنبي عليه السلام (٢٣-٢٦).

5. وعيدٌ للمشركين (٢٧-٢٨).

6. مشيئة الله تعالى نافذة (٢٩-٣١).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (8 /511).

مقصود السورة الأعظمُ تذكيرُ الناس بأصل خِلْقَتِهم، وأنَّ الله أوجَدهم من عدم، وبَعْثُهم بعد أن أوجَدهم أسهَلُ من إيجادهم؛ ففي ذلك أكبَرُ دلالةٍ على قدرة الله على إحياء الناس وحسابهم.
وفي ذلك يقول ابن عاشور رحمه الله: «محورها التذكيرُ بأنَّ كل إنسان كُوِّنَ بعد أن لم يكُنْ، فكيف يَقضي باستحالة إعادة تكوينه بعد عدمه؟

وإثبات أن الإنسان محقوقٌ بإفراد الله بالعبادة؛ شكرًا لخالقه، ومُحذَّرٌ من الإشراك به.

وإثبات الجزاء على الحالينِ، مع شيءٍ من وصفِ ذلك الجزاء بحالتيه، والإطنابِ في وصفِ جزاء الشاكرين». "التحرير والتنوير" لابن عاشور (29 /371).