ترجمة سورة المجادلة

Turkish - Turkish translation

ترجمة معاني سورة المجادلة باللغة التركية من كتاب Turkish - Turkish translation.

Mücadele Suresi


Kocasi hakkinda seninle tartisan ve Allah'a sikayette bulunan kadinin sözünü Allah isitmistir. Allah, sizin konusmanizi isitir. Çünkü Allah, isitendir, bilendir.

Içinizde zihâr yapanlarin kadinlari, onlarin analari degildir. Onlarin analari ancak kendilerini doguran kadindir. Süphesiz onlar çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Kuskusuz Allah, affedici, bagislayicidir.

Kadinlardan zihâr ile ayrilmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karilariyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavusturmalari gerekir. Size ögütlenen budur. Allah, yaptiklarinizdan haberi olandir.

Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce araliksiz olarak iki ay oruç tutmalidir. Buna da gücü yetmeyen, altmis fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanizdan dolayidir. Bunlar Allah'in hükümleridir. Kâfirler için aci bir azap vardir.

Allah'a ve Resulüne karsi gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltildigi gibi alçaltilacaklardir. Biz apaçik âyetler indirmisizdir. Kâfirler için küçük düsürücü bir azap vardir.

O gün Allah onlarin hepsini diriltecek ve yaptiklarini kendilerine haber verecektir. Allah onlari bir bir saymistir. Onlar ise unutmuslardir. Allah her seye sahiddir

Göklerde ve yerde olanlari, Allah'in bildigini görmüyor musunuz? Üç kisinin gizli konustugu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Bes kisinin gizli konustugu yerde altincisi mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kiyamet günü onlara yaptiklarini haber verecektir. Dogrusu Allah, her seyi bilendir.

Gizli konusmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri seyi yapmaya kalkisarak günah, düsmanlik ve Peygamber'e karsi gelmek hususunda gizlice konusanlari görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'in selamlamadigi bir tarzda selamliyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah'in bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüs yeridir orasi!

Ey iman edenler! Aranizda gizli konusacaginiz zaman günahi düsmanligi ve Peygamber'e karsi gelmeyi fisildamayin. Iyilik ve takvayi konusun. Huzuruna toplanacaginiz Allah'tan korkun.

Gizli konusmalar seytandandir. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa seytan, Allah'in izni olmadikça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah'a dayanip güvensinler.

Ey iman edenler! Size: "Meclislerde yer açin." denilince yer açin ki Allah da size genislik versin. Size "Kalkin." denilince de kalkin ki Allah sizden inananlari ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptiklarinizdan haberi olandir.

Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir sey konusacaginiz zaman bu konusmanizdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayirli ve daha temizdir. Sayet bir sey bulamazsaniz, artik Allah bagislayan ve merhamet edendir..

Gizli (özel) bir sey konusmanizdan önce sadaka vermekten korktunuz da mi yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Su halde namazi kilin, zekati verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptiklarinizdan haberi olandir.

Allah'in kendilerine gazap ettigi bir toplulugu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.

Allah onlara çetin bir azab hazirlamistir. Onlar ne kötü isler yapiyorlar!

Yeminlerini kalkan yapip Allah'in yolundan çevirdiler. Onlar için küçük düsürücü bir azab vardir.

Onlarin ne mallari, ne de evlatlari, kendilerinden, Allah'dan hiçbir sey savamaz. Onlar ates halkidir. Orada ebedî kalacaklardir.

Allah onlarin hepsini tekrar dirilttigi gün, dünyada size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve kendilerinin bir sey üzerinde bulunduklarini, sanacaklardir. Iyi bilin ki onlar yalancidirlar.

Seytan onlari istilâ etmis, onlara Allah'i anmayi unutturmustur. Onlar, seytanin hizbi (partisi)dir. Iyi bilin ki seytanin partisi kaybedecektir.

Allah'a ve Resulüne düsman olanlar var ya, onlar en alçaklar arasindadirlar.

Allah: "Elbette ben ve elçilerim galip gelecegiz." diye yazmistir. Süphesiz Allah güçlüdür, galipdir.

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babalari, ogullari, kardesleri, yahut akrabalari da olsa Allah'a ve Resulüne düsman olanlarla dostluk ettigini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmis ve onlari kendinden bir ruh ile desteklemistir. Onlari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardir. Allah onlardan razi olmus, onlar da O'ndan razi olmuslardir. Iste onlar Allah'in hizbi (dininin yardimcilari)dir. Iyi bil ki, kurtulusa ulasacak olanlar, Allah'in hizbidir.
سورة المجادلة
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (المجادلة) من السُّوَر المدنية، نزَلتْ لتحريم عادةٍ من عادات الجاهلية؛ وهي (الظِّهار)، وذلك في حادثةِ مظاهرة أوسِ بن الصامت مِن زوجِه خَوْلةَ، وقد جاءت السورةُ بمقصدٍ عظيم؛ وهو إثبات علمِ الله، وإحاطتِه بكل شيء، ومِن كمال ألوهيته سبحانه: الحُكْمُ العدل فيما يصلُحُ لهم من الشرائع، وخُتمت السورة ببيان حال أعداء الله، وحالِ أوليائه.

ترتيبها المصحفي
58
نوعها
مدنية
ألفاظها
475
ترتيب نزولها
105
العد المدني الأول
28
العد المدني الأخير
28
العد البصري
29
العد الكوفي
29
العد الشامي
28

* قوله تعالى: {قَدْ سَمِعَ اْللَّهُ قَوْلَ اْلَّتِي تُجَٰدِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِيٓ إِلَى اْللَّهِ وَاْللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَآۚ إِنَّ اْللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٌ} [المجادلة: 1]:

عن عائشةَ أمِّ المؤمنين رضي الله عنها، قالت: «الحمدُ للهِ الذي وَسِعَ سَمْعُه الأصواتَ، لقد جاءت خَوْلةُ إلى رسولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم تشكو زوجَها، فكان يَخفَى عليَّ كلامُها؛ فأنزَلَ اللهُ عز وجل: {قَدْ سَمِعَ اْللَّهُ قَوْلَ اْلَّتِي تُجَٰدِلُكَ فِي زَوْجِهَا} [المجادلة: 1] إلى آخرِ الآيةِ». أخرجه النسائي (٣٤٦٠)، وابن ماجه (١٨٨).

* قوله تعالى: {وَإِذَا جَآءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اْللَّهُ} [المجادلة: 8]:

عن عبدِ اللهِ بن عمرٍو رضي الله عنهما، قال: «إنَّ اليهودَ كانوا يقولون لرسولِ اللهِ ﷺ: سامٌ عليك! ثم يقولون في أنفسِهم: {لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اْللَّهُ بِمَا نَقُولُۚ} [المجادلة: 8]؛ فنزَلتْ هذه الآيةُ: {وَإِذَا جَآءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اْللَّهُ} [المجادلة: 8] إلى آخرِ الآيةِ». أخرجه أحمد (٦٥٨٩).

* قوله تعالى: {وَيَحْلِفُونَ عَلَى اْلْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ} [المجادلة: 14]:

عن عبدِ اللهِ بن عباسٍ رضي الله عنهما، قال: «قال رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: «يدخُلُ عليكم رجُلٌ ينظُرُ بعينِ شيطانٍ، أو بعَيْنَيْ شيطانٍ»، قال: فدخَلَ رجُلٌ أزرَقُ، فقال: يا مُحمَّدُ، علامَ سبَبْتَني -أو: شتَمْتَني، أو نحوَ هذا-؟ قال: وجعَلَ يَحلِفُ، قال: فنزَلتْ هذه الآيةُ في المجادلةِ: {وَيَحْلِفُونَ عَلَى اْلْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ} [المجادلة: 14]، والآيةُ الأخرى». أخرجه أحمد (٢١٤٧).

قال محقِّقو "المسند" (4 /48): «قوله: «فقال: يا مُحمَّدُ، علامَ سبَبْتَني؟»؛ كذا جاء في جميع الأصول، وكذلك هو في "مسند البزار"، وزيادة: «يا محمد» - كما قال الشيخُ أحمد شاكر- خطأٌ ينافي السياق؛ فإن الذي نُسِب إليه السبُّ والشَّتم هنا هو المنافقُ الأزرق، ورسولُ الله يَسأله ويتَّهِمُه، وهو يَحلِف كاذبًا يَتبرَّأ من التُّهمة، وقد جاء في "تفسير الطبري" على الصواب بإسقاطِ هذه الزيادة، وسيأتي على الصواب أيضًا عند أحمد (2407)»، انظر السبب الآتي.

* قوله تعالى: {يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اْللَّهُ جَمِيعٗا فَيَحْلِفُونَ لَهُۥ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ عَلَىٰ شَيْءٍۚ أَلَآ إِنَّهُمْ هُمُ اْلْكَٰذِبُونَ} [المجادلة: 18]:

عن سعيدِ بن جُبَيرٍ، أنَّ ابنَ عباسٍ رضي الله عنهما حدَّثه، قال: «كان رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم في ظلِّ حُجْرةٍ مِن حُجَرِه، وعنده نَفَرٌ مِن المسلمين، قد كاد يَقلِصُ عنهم الظِّلُّ، قال: فقال: «إنَّه سيأتيكم إنسانٌ ينظُرُ إليكم بعَيْنَيْ شيطانٍ، فإذا أتاكم، فلا تُكلِّموه»، قال: فجاء رجُلٌ أزرَقُ، فدعاه رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم، فكلَّمَه، قال: «علامَ تَشتِمُني أنتَ، وفلانٌ، وفلانٌ؟»، نَفَرٌ دعَاهم بأسمائهم، قال: فذهَبَ الرَّجُلُ، فدعَاهم، فحلَفوا باللهِ واعتذَروا إليه، قال: فأنزَلَ اللهُ عز وجل: {فَيَحْلِفُونَ لَهُۥ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ ...} [المجادلة: 18] الآيةَ» أخرجه أحمد (2407).

* سورةُ (المجادلة):

سُمِّيت سورةُ (المجادلة) بهذا الاسم؛ لافتتاحها بقصَّة مجادلةِ امرأةِ أوس بن الصامت عند النبي صلى الله عليه وسلم.

وتُسمَّى كذلك بـ (قَدْ سَمِعَ)؛ لافتتاحها بهذا اللفظِ.

1. الظِّهار وكفَّارته (١-٤).

2. خَسارة مَن عادى اللهَ، وتعدَّى حدوده (٥-١٩).

3. حال أعداء الله، ومدحُ أوليائه (٢٠-٢٢).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (8 /34).

يقول ابنُ عاشور رحمه الله عن مقصد السورةِ: «الحُكْمُ في قضيَّة مظاهرة أوسِ بن الصامت من زوجه خَوْلة.
وإبطالُ ما كان في الجاهلية من تحريم المرأة إذا ظاهَر منها زوجُها، وأن عملهم مخالفٌ لِما أراده الله، وأنه من أوهامهم وزُورِهم التي كبَتَهم اللهُ بإبطالها، وتخلَّصَ من ذلك إلى ضلالاتِ المنافقين؛ ومنها مناجاتُهم بمرأى المؤمنين ليَغِيظوهم ويحزُنوهم.
ومنها موالاتهم اليهودَ، وحَلِفُهم على الكذب، وتخلَّل ذلك التعرُّض لآداب مجلس الرسول صلى الله عليه وسلم.

وشرع التصدُّق قبل مناجاة الرسول صلى الله عليه وسلم.

والثناء على المؤمنين في مجافاتهم اليهودَ والمشركين.

وأن اللهَ ورسوله وحِزْبَهما هم الغالبون». "التحرير والتنوير" لابن عاشور (28 /6).