ترجمة سورة المجادلة

الترجمة التركية - شعبان بريتش

ترجمة معاني سورة المجادلة باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية - شعبان بريتش.
من تأليف: شعبان بريتش .

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve onu Allah’a şikayet eden kadının sözlerini işitmiştir. Allah, sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyor. Çünkü Allah, her şeyi işitendir, görendir.
Sizden zıhar yapanların karıları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyle yapanlar, münker/çirkin bir söz ve yalan söylüyorlar. Allah şüphesiz çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
Kadınlarına zıhar yapıp, sonra da söyledikleri sözden dönenlerin, karılarına temas etmeden önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte size böyle öğüt veriliyor. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.
Kim, bunu bulamazsa, karısına temas etmeden önce iki ay peş peşe oruç tutmalıdır. Buna gücü yetmeyenin de altmış yoksulu doyurması gerekir. İşte bu Allah'a ve Rasûlüne imân etmeniz içindir. İşte bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kâfirler için acı bir azap vardır.
Allah’a ve Rasûlüne muhalefet edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldıkları gibi alçaltılacaklardır. Biz, apaçık ayetler indirmiştik. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
Allah, onların hepsini o gün diriltecek ve onlara yaptıklarını haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir.
Allah’ın göklerde ve yerde olan her şeyi bildiğini görmez misin? Üç kişi gizlice fısıldaşmaz ki dördüncüleri O olmasın. Beş kişi olmasın, altıncıları mutlaka O’dur. Bundan daha az veya daha çok, nerede olurlarsa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Daha sonra, Kıyamet Günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Çünkü Allah, her şeyi bilir.
Gizli konuşmaktan yasaklanıp da sonra yine de yasaklandıkları şeye dönenleri görmez misin? Günah, düşmanlık ve Rasûle isyan hususunda gizlice fısıldaşıyorlar. Senin yanına geldiklerinde seni Allah’ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? Onlara Cehennem yeter. Oraya atılacaklar. Ne kötü dönüş yeri!
Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşurken günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelmek hususunda fısıldaşmayın, iyilik ve takva konusunda konuşun. Huzurunda toplanacağınız Allah’tan korkun!
Gizli fısıldaşmalar şeytandandır. Böylece iman edenleri üzmek ister. Fakat onlara, Allah’ın izni olmadıkça hiçbir zarar veremez. Müminler yalnızca tevekkül etsinler Allah’a!
Ey iman edenler! Size, meclislerde yer açın denildiği zaman yer açın ki Allah da size genişlik versin. “Kalkın” denildiği zaman kalkın ki, Allah da sizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.
Ey iman edenler! Rasûlle gizli bir şey konuşacağınız zaman, bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bulamazsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar verip (fakir olmaktan) çekindiniz mi? (Size emredileni) yapmadığınıza (göre), Allah da sizi affetti. Artık namazı ikame edin, zekâtı verin, Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.
Allah’ın gazap ettiği bir toplumu dost edinenleri gördün mü? Onlar, sizden değil, onlardan da değil. Bile bile yalan yere yemin ediyorlar.
Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür.
Yeminlerini kalkan edindiler, Allah yolundan alıkoydular. Onlara aşağılatıcı bir azap vardır.
Onların malları da evlatları da Allah katında onlara hiç bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedidir.
Allah, onların hepsini dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi, ona da yemin edecekler ve gerçekten bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki, şüphesiz onlar yalancıdırlar.
Şeytan onları hükmü altına almış ve onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. Onlar, şeytanın hizbidir. Şunu bilin ki şeytanın hizbi hüsrana uğrayanlardır.
Allah’a ve Rasûlüne muhalefet edenler, işte onlar, en alçaklar içindedirler.
Allah, “Ben ve elçilerim mutlaka galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok güçlüdür.
Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri veya yakınları dahi olsa, Allah’a ve Rasûlüne muhalefet eden kimseleri severken göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Allah, onları alt tarafından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetlere girdirecektir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuştur. İşte onlar Allah’ın hizbidir. İyi bilin ki, kurtuluşa erecek olanlar Allah’ın hizbidir.
سورة المجادلة
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (المجادلة) من السُّوَر المدنية، نزَلتْ لتحريم عادةٍ من عادات الجاهلية؛ وهي (الظِّهار)، وذلك في حادثةِ مظاهرة أوسِ بن الصامت مِن زوجِه خَوْلةَ، وقد جاءت السورةُ بمقصدٍ عظيم؛ وهو إثبات علمِ الله، وإحاطتِه بكل شيء، ومِن كمال ألوهيته سبحانه: الحُكْمُ العدل فيما يصلُحُ لهم من الشرائع، وخُتمت السورة ببيان حال أعداء الله، وحالِ أوليائه.

ترتيبها المصحفي
58
نوعها
مدنية
ألفاظها
475
ترتيب نزولها
105
العد المدني الأول
28
العد المدني الأخير
28
العد البصري
29
العد الكوفي
29
العد الشامي
28

* قوله تعالى: {قَدْ سَمِعَ اْللَّهُ قَوْلَ اْلَّتِي تُجَٰدِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِيٓ إِلَى اْللَّهِ وَاْللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَآۚ إِنَّ اْللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٌ} [المجادلة: 1]:

عن عائشةَ أمِّ المؤمنين رضي الله عنها، قالت: «الحمدُ للهِ الذي وَسِعَ سَمْعُه الأصواتَ، لقد جاءت خَوْلةُ إلى رسولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم تشكو زوجَها، فكان يَخفَى عليَّ كلامُها؛ فأنزَلَ اللهُ عز وجل: {قَدْ سَمِعَ اْللَّهُ قَوْلَ اْلَّتِي تُجَٰدِلُكَ فِي زَوْجِهَا} [المجادلة: 1] إلى آخرِ الآيةِ». أخرجه النسائي (٣٤٦٠)، وابن ماجه (١٨٨).

* قوله تعالى: {وَإِذَا جَآءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اْللَّهُ} [المجادلة: 8]:

عن عبدِ اللهِ بن عمرٍو رضي الله عنهما، قال: «إنَّ اليهودَ كانوا يقولون لرسولِ اللهِ ﷺ: سامٌ عليك! ثم يقولون في أنفسِهم: {لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اْللَّهُ بِمَا نَقُولُۚ} [المجادلة: 8]؛ فنزَلتْ هذه الآيةُ: {وَإِذَا جَآءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اْللَّهُ} [المجادلة: 8] إلى آخرِ الآيةِ». أخرجه أحمد (٦٥٨٩).

* قوله تعالى: {وَيَحْلِفُونَ عَلَى اْلْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ} [المجادلة: 14]:

عن عبدِ اللهِ بن عباسٍ رضي الله عنهما، قال: «قال رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: «يدخُلُ عليكم رجُلٌ ينظُرُ بعينِ شيطانٍ، أو بعَيْنَيْ شيطانٍ»، قال: فدخَلَ رجُلٌ أزرَقُ، فقال: يا مُحمَّدُ، علامَ سبَبْتَني -أو: شتَمْتَني، أو نحوَ هذا-؟ قال: وجعَلَ يَحلِفُ، قال: فنزَلتْ هذه الآيةُ في المجادلةِ: {وَيَحْلِفُونَ عَلَى اْلْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ} [المجادلة: 14]، والآيةُ الأخرى». أخرجه أحمد (٢١٤٧).

قال محقِّقو "المسند" (4 /48): «قوله: «فقال: يا مُحمَّدُ، علامَ سبَبْتَني؟»؛ كذا جاء في جميع الأصول، وكذلك هو في "مسند البزار"، وزيادة: «يا محمد» - كما قال الشيخُ أحمد شاكر- خطأٌ ينافي السياق؛ فإن الذي نُسِب إليه السبُّ والشَّتم هنا هو المنافقُ الأزرق، ورسولُ الله يَسأله ويتَّهِمُه، وهو يَحلِف كاذبًا يَتبرَّأ من التُّهمة، وقد جاء في "تفسير الطبري" على الصواب بإسقاطِ هذه الزيادة، وسيأتي على الصواب أيضًا عند أحمد (2407)»، انظر السبب الآتي.

* قوله تعالى: {يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اْللَّهُ جَمِيعٗا فَيَحْلِفُونَ لَهُۥ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ عَلَىٰ شَيْءٍۚ أَلَآ إِنَّهُمْ هُمُ اْلْكَٰذِبُونَ} [المجادلة: 18]:

عن سعيدِ بن جُبَيرٍ، أنَّ ابنَ عباسٍ رضي الله عنهما حدَّثه، قال: «كان رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم في ظلِّ حُجْرةٍ مِن حُجَرِه، وعنده نَفَرٌ مِن المسلمين، قد كاد يَقلِصُ عنهم الظِّلُّ، قال: فقال: «إنَّه سيأتيكم إنسانٌ ينظُرُ إليكم بعَيْنَيْ شيطانٍ، فإذا أتاكم، فلا تُكلِّموه»، قال: فجاء رجُلٌ أزرَقُ، فدعاه رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم، فكلَّمَه، قال: «علامَ تَشتِمُني أنتَ، وفلانٌ، وفلانٌ؟»، نَفَرٌ دعَاهم بأسمائهم، قال: فذهَبَ الرَّجُلُ، فدعَاهم، فحلَفوا باللهِ واعتذَروا إليه، قال: فأنزَلَ اللهُ عز وجل: {فَيَحْلِفُونَ لَهُۥ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ ...} [المجادلة: 18] الآيةَ» أخرجه أحمد (2407).

* سورةُ (المجادلة):

سُمِّيت سورةُ (المجادلة) بهذا الاسم؛ لافتتاحها بقصَّة مجادلةِ امرأةِ أوس بن الصامت عند النبي صلى الله عليه وسلم.

وتُسمَّى كذلك بـ (قَدْ سَمِعَ)؛ لافتتاحها بهذا اللفظِ.

1. الظِّهار وكفَّارته (١-٤).

2. خَسارة مَن عادى اللهَ، وتعدَّى حدوده (٥-١٩).

3. حال أعداء الله، ومدحُ أوليائه (٢٠-٢٢).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (8 /34).

يقول ابنُ عاشور رحمه الله عن مقصد السورةِ: «الحُكْمُ في قضيَّة مظاهرة أوسِ بن الصامت من زوجه خَوْلة.
وإبطالُ ما كان في الجاهلية من تحريم المرأة إذا ظاهَر منها زوجُها، وأن عملهم مخالفٌ لِما أراده الله، وأنه من أوهامهم وزُورِهم التي كبَتَهم اللهُ بإبطالها، وتخلَّصَ من ذلك إلى ضلالاتِ المنافقين؛ ومنها مناجاتُهم بمرأى المؤمنين ليَغِيظوهم ويحزُنوهم.
ومنها موالاتهم اليهودَ، وحَلِفُهم على الكذب، وتخلَّل ذلك التعرُّض لآداب مجلس الرسول صلى الله عليه وسلم.

وشرع التصدُّق قبل مناجاة الرسول صلى الله عليه وسلم.

والثناء على المؤمنين في مجافاتهم اليهودَ والمشركين.

وأن اللهَ ورسوله وحِزْبَهما هم الغالبون». "التحرير والتنوير" لابن عاشور (28 /6).