ترجمة سورة النجم

Diyanet Isleri - Turkish translation

ترجمة معاني سورة النجم باللغة التركية من كتاب Diyanet Isleri - Turkish translation.

Necm Suresi


Batmakta olan yıldıza and olsun ki,

Arkadaşınız (Muhammed) sapmamış ve azmamıştır.

O, kendiliğinden konuşmamaktadır.

Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir.

Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.

Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.

Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.

Sonra yaklaşmış ve inmiştir.

Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu.

Allah o anda kuluna vahyedeceğini etti.

Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı.

Ey inkarcılar! Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışır mısınız?

And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.

And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.

Orada Me'va cenneti vardır.

Sidre'yi bürüyen bürüyordu.

Gözü oradan ne kaydı ve ne de onu aştı.

And olsun ki Rabbinin varlığının büyük delillerini gördü.

Ey inkarcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?

Ey inkarcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?

Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın mı?

Öyleyse bu haksız bir paylaşma;

Bunlar sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onları destekleyen bir delil indirmemiştir. Onlar sadece sanıya ve canlarının istediğine uymaktadırlar. Oysa onlara Rablerinden and olsun ki doğruluk rehberi gelmiştir.

Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır?

Hayatın ilki de sonu da Allah'ındır.

Allah, dilediğine ve hoşnut olduğuna izin vermedikçe, göklerde bulunan nice meleklerin şefaati bir şeye yaramaz.

Doğrusu ahirete inanmayanlar, meleklere "dişi" adını takarlar.

Oysa onların bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece sanıya uyarlar. Sanı ise şüphesiz gerçeği ifade etmez.

Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma.

Bu onların ulaştıkları bilginin seviyesini gösterir. Doğrusu Rabbin yolundan sapmış olanı pek iyi bilir, doğru yolda olanı da çok iyi bilir.

Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah'ındır ki O, kötülük yapanlara işlerinin karşılığını verir; iyi davrananlara, ufak tefek kabahatleri bir yana büyük günahlardan ve hayasızlıklardan kaçınanlara işlediklerinden daha iyisiyle karşılığını verir. Doğrusu Rabbinin bağışı boldur. Sizi yerden var ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri çok iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir.

Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah'ındır ki O, kötülük yapanlara işlerinin karşılığını verir; iyi davrananlara, ufak tefek kabahatleri bir yana büyük günahlardan ve hayasızlıklardan kaçınanlara işlediklerinden daha iyisiyle karşılığını verir. Doğrusu Rabbinin bağışı boldur. Sizi yerden var ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri çok iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir.

Yüz çevireni ve malından biraz verip sonra vermemekte direneni gördün mü?"

Yüz çevireni ve malından biraz verip sonra vermemekte direneni gördün mü?"

Görülmeyenin ilmi yanında da o mu görüyor?

Yoksa Musa'nın ve sözünü yerine getiren İbrahim'in kitablarında olanlar kendisine bildirilmedi mi ki?

Yoksa Musa'nın ve sözünü yerine getiren İbrahim'in kitablarında olanlar kendisine bildirilmedi mi ki?

Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez;

İnsan ancak çalıştığına erişir.

Onun çalışması şüphesiz görülecektir.

Sonra ona karşılığı eksiksiz verilecektir.

Doğrusu son varış Rabbinedir.

Doğrusu, güldüren de ağlatan da O'dur.

Doğrusu dirilten de öldüren de O'dur.

Doğrusu, atıldığında meniden erkek ve dişiyi, iki çifti yaratan O'dur.

Doğrusu, atıldığında meniden erkek ve dişiyi, iki çifti yaratan O'dur.

Doğrusu ölümden sonra tekrar dirilten de O'dur.

Doğrusu zengin eden de varlıklı kılan da O'dur.

Doğrusu Şira yıldızının Rabbi O'dur.

İlk Ad milletini, Semud milletini yok edip geri bırakmayan O'dur.

İlk Ad milletini, Semud milletini yok edip geri bırakmayan O'dur.

Daha önce de Nuh milletini yok eden O'dur; çünkü onlar çok zalim ve pek taşkın kimselerdi.

Lut milletinin kasabalarını yere batıran, onları gömdükçe gömen O'dur.

Lut milletinin kasabalarını yere batıran, onları gömdükçe gömen O'dur.

Ey kişi! Rabbinin hangi nimetinden şüpheye düşersin?

İşte ilk uyaranlar gibi bu da bir uyarandır.

Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır.

Onu Allah'tan başka ortaya koyacak yoktur.

Bu söze mi şaşıyorsunuz?

Gülüyorsunuz... Ağlamıyorsunuz.

Habersiz oyalanmaktasınız.

Artık secdeye varın, Allah'a kulluk edin.
سورة النجم
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (النَّجْم) من السُّوَر المكية، نزلت بعد سورة (الإخلاص)، وقد أشارت إلى صدقِ النبيِّ صلى الله عليه وسلم في تبليغه الرسالةَ، ونفيِ الهوى عنه، وأن كلَّ ما جاء به هو وحيٌ من عند الله، عن طريق جبريلَ عليه السلام؛ فحاشاه صلى الله عليه وسلم أن يفتريَ على الله الكذبَ، كما جاءت السورةُ الكريمة بإثبات بطلان الآلهة التي يَدْعُونها من دُونِ الله؛ فهو وحده المستحِقُّ للعبادة.

ترتيبها المصحفي
53
نوعها
مكية
ألفاظها
361
ترتيب نزولها
23
العد المدني الأول
61
العد المدني الأخير
61
العد البصري
61
العد الكوفي
62
العد الشامي
61

*  سورة (النَّجْم):

سُمِّيت سورة (النَّجْم) بهذا الاسم؛ لافتتاحها بقَسَم الله عز وجل بالنَّجْم.

* سورة (النَّجْم) هي أولُ سورةٍ أُنزلت فيها سجدةٌ:

عن عبدِ اللهِ بن مسعودٍ رضي الله عنه، قال: «أولُ سورةٍ أُنزِلتْ فيها سَجْدةٌ: {وَاْلنَّجْمِ}، قال: فسجَدَ رسولُ اللهِ ﷺ، وسجَدَ مَن خَلْفَه، إلا رجُلًا رأَيْتُه أخَذَ كفًّا مِن ترابٍ فسجَدَ عليه، فرأَيْتُه بعدَ ذلك قُتِلَ كافرًا؛ وهو أُمَيَّةُ بنُ خَلَفٍ». أخرجه البخاري (٤٨٦٣).

1. إثبات الوحيِ، وتزكيةُ مَن أُنزِلَ عليه (١-١٨).

2. الظنُّ لا يغني من الحق شيئًا (١٩-٣٢).

3. ذمُّ المشركين، وبيانُ وَحْدة رسالة التوحيد (٣٣- ٦٢).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (7 /490).

مقصدُ السورة الأعظم هو إثبات صدقِ النبي صلى الله عليه وسلم فيما جاء به، ونفيِ الهوى عنه، فلا يَتكلَّم إلا بما علَّمه اللهُ إياه عن طريق الوحيِ؛ فهو الصادقُ المصدوق المبعوث من عند القويِّ المتعال، وفي ذلك يقول ابنُ عاشور رحمه الله مشيرًا إلى مقصودها: «تحقيقُ أن الرسول صلى الله عليه وسلم صادقٌ فيما يبلغه عن الله تعالى، وأنه مُنزَّه عما ادَّعَوْهُ.

وإثباتُ أن القرآن وحيٌ من عند الله بواسطة جبريل.

وتقريبُ صفة نزول جبريل بالوحيِ في حالينِ؛ زيادةً في تقرير أنه وحيٌ من الله واقع لا محالةَ.

وإبطالُ إلهيَّة أصنام المشركين.

وإبطال قولهم في اللاتِ والعُزَّى ومَناةَ: بناتُ الله، وأنها أوهام لا حقائقَ لها، وتنظيرُ قولهم فيها بقولهم في الملائكة: إنهم إناثٌ». "التحرير والتنوير" لابن عاشور (27 /88).

وينظر: "مصاعد النظر للإشراف على مقاصد السور" للبقاعي (3 /35).