ترجمة سورة الصف

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

ترجمة معاني سورة الصف باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم.
من تأليف: مركز تفسير للدراسات القرآنية .

Göklerde ve yerdekiler Allah -Subhanehu ve Teâlâ-’ya yakışmayan/layık olmayan her türlü şeyden O'nu tenzih ederler ve yüceltirler. O; Azîz'dir/hiç kimsenin galip gelemeyeceği mutlak galiptir. Yaratmasında, şeriatinde ve takdir etmesinde çok hikmet sahibidir.
Ey Allah'a iman edenler! Gerçekte yapmadığınız şeyler için niçin yaptık diyorsunuz? Tıpkı bu, sizden birinin filan ile kılıç kılıca şöyle şöyle vuruştum demesi gibidir. Hâlbuki o, kılıcı ile kimse ile vuruşmamıştır.
Yapamayacağınız bir şeyi söylemek Allah katında nefret edilen büyük bir şeydir. Bir Mü'mine ancak Allah'a karşı doğru olmak ve amelinin sözünü doğrulaması yakışır. (Yani amel etmesi gerekir.)
Şüphesiz Yüce Allah, kendi yolunda rızasını kazanmak arzusu ile yanyana birbirine kenetlenmiş bir yapı gibi saf halinde savaşan Mü'minleri sever.
-Ey Peygamber!- Musa -aleyhisselam-'ın kavmine şöyle dediği zamanı hatırla: "Ey kavmim! Benim size gönderilen Allah’ın elçisi olduğumu bildiğiniz halde ne diye emirlerime muhalefet ederek bana eziyet ediyorsunuz?" Onlar kendilerine gelen haktan meyledip sapınca, Allah da onların kalplerini haktan ve doğru yoldan saptırdı. Yüce Allah, taatinden çıkan bir kavmi hakka iletmez.
Hani Meryem oğlu İsa -aleyhisselam-: "Ey İsrailoğulları! Ben, benden önce indirilen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir rasûlü de müjdeleyen, Allah’ın size (gönderdiği) bir rasûlüm. Ben; daha önce örneği görülmemiş bir peygamber değilim." demişti. İsa -aleyhisselam- onlara, kendisinin doğruluğuna dair apaçık delillerle gelince şöyle demişlerdi: "Bu; apaçık bir büyüdür, ona asla tabi olmayız."
Allah'ı birlemeye dayanan tevhid dini olan İslam’a çağrıldığı halde Allah'a ortaklar koşup onlara ibadet ederek Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah, şirk ve masiyetler ile kendilerine zulmeden zalimler topluluğunu kendilerini dosdoğru yol üzere kılacak olan doğru yola erdirmez.
O yalanlayıcılar kendilerinden sadır olan yanlış sözler ile hakkı karalayarak Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Kâfirlerin hoşuna gitmese de Yüce Allah, yeryüzünün doğusunda ve batısında dinini üstün kılarak ve kelimesini yücelterek nurunu tamamlayacaktır.
Rasûlü Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'i hayra hidayet ve irşad eden, faydalı ilim ve salih amel dini olan İslam dini ile dinini bütün dinlere üstün kılmak için gönderen Allah'tır. Müşrikler hoşlanmasalar da Allah, dinini yeryüzüne hakim kılacaktır.
Ey Allah'a iman edip kendilerine gönderdiği din ile amel edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak kârlı bir ticareti size göstereyim mi?
Bu kazançlı ticaret; Allah'a ve Allah'ın Rasûlüne iman etmeniz, rızası için O'nun yolunda mallarınızı infâk edip ve canlarınızı feda ederek cihad etmenizdir. Eğer bilseydiniz, zikri geçen bu ameller sizin için daha hayırlıdır. O halde bu amellere koşun.
İşte bu ticaretin kazancı şudur: Yüce Allah'ın sizin günahlarınızı bağışlaması, sizi sarayları ve ağaçları altından ırmaklar akan Cennetler'e, kendisinden başka bir yere taşınmanın olmadığı Cennetler'deki güzel meskenlere koymasıdır. Zikredilen bu kazanç, hiçbir kazancın kendisine yaklaşamayacağı büyük bir kazançtır.
Bu kazançlı ticaretin sizin seveceğiniz başka bir özelliği daha vardır ki, dünyada ertelenmeden verilir. Bu özellik (kazanç), düşmanlarınıza karşı Allah'ın size yardım etmesi ve size Mekke'nin ve diğer yerlerin fethi gibi yakın bir fethi vermesidir. -Ey Peygamber!- Mü'minlere, dünyada kendilerini sevindirecek yardımı, ahirette ise elde edecekleri Cennet'i haber ver.
Ey Allah'a iman edip, Allah'ın kendilerine gönderdiği din ile amel edenler! Tıpkı İsa -aleyhisselam-Havariler'e: "Allah’ın dini için benim yardımcılarım kimdir?" dediğinde; ona yardım eden Havariler'in yardım ettiği gibi sizler de Rasûlünüzün size getirmiş olduğu Allah'ın dininin yardımcıları olun. Havariler, İsa -aleyhisselam-'a: "Allah'ın dininin yardımcıları biziz." demişlerdi. İsrailoğulları'ndan bir zümre İsa -aleyhisselam-'a iman etmiş bir diğer zümre ise inkâr etmişti. Bunun üzerine biz de İsa -aleyhisselam-'a iman edenleri düşmanlarına karşı desteklemiştik de, onlar inkâr edenlere karşı üstün gelmişlerdi.
سورة الصف
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (الصَّفِّ) من السُّوَر المدنية، وهي من (المسبِّحات) التي تبدأ بـ{سَبَّحَ}، نزلت بعد سورة (التغابُنِ)، وقد طالبت المؤمنين بأن يكونوا على قلبِ رجلٍ واحد، متَّحِدِين بالتمسك بهذا الكتاب، وواقفين صفًّا واحدًا في الجهاد، والمحافظة على الجماعة ما أمكن، وهو مقصدٌ عظيم من مقاصد هذا الدِّين، ومصدر من مصادر قوة أتباعه.

ترتيبها المصحفي
61
نوعها
مدنية
ألفاظها
226
ترتيب نزولها
109
العد المدني الأول
14
العد المدني الأخير
14
العد البصري
14
العد الكوفي
14
العد الشامي
14

* قوله تعالى: {سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي اْلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي اْلْأَرْضِۖ وَهُوَ اْلْعَزِيزُ اْلْحَكِيمُ ١ يَٰٓأَيُّهَا اْلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ} [الصف: 1-2]:

عن عبدِ اللهِ بن سَلَامٍ رضي الله عنه، قال: «جلَسْتُ في نَفَرٍ مِن أصحابِ رسولِ اللهِ ﷺ، فقلتُ: أيُّكم يأتي رسولَ اللهِ ﷺ فيَسألَه: أيُّ الأعمالِ أحَبُّ إلى اللهِ؟ قال: فهِبْنا أن يَسألَه منَّا أحدٌ، قال: فأرسَلَ إلينا رسولُ اللهِ ﷺ يُفرِدُنا رجُلًا رجُلًا يَتخطَّى غيرَنا، فلمَّا اجتمَعْنا عنده، أومأَ بعضُنا إلى بعضٍ: لِأيِّ شيءٍ أرسَلَ إلينا؟ ففَزِعْنا أن يكونَ نزَلَ فينا، قال: فقرَأَ علينا رسولُ اللهِ ﷺ: {سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي اْلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي اْلْأَرْضِۖ وَهُوَ اْلْعَزِيزُ اْلْحَكِيمُ ١ يَٰٓأَيُّهَا اْلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ} [الصف: 1-2]، قال: فقرَأَ مِن فاتحتِها إلى خاتمتِها»، ثم قرَأَ يحيى مِن فاتحتِها إلى خاتمتِها، ثم قرَأَ الأَوْزاعيُّ مِن فاتحتِها إلى خاتمتِها، وقرَأَها الوليدُ مِن فاتحتِها إلى خاتمتِها. أخرجه ابن حبان (٤٥٩٤).

* سورة (الصَّف):

وجهُ تسمية سورة (الصَّفِّ) بهذا الاسم: هو وقوعُ كلمةِ {صَفّٗا} فيها؛ قال تعالى: {إِنَّ اْللَّهَ يُحِبُّ اْلَّذِينَ يُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِهِۦ صَفّٗا كَأَنَّهُم بُنْيَٰنٞ مَّرْصُوصٞ} [الصف: 4].

* سورة (الحَوَاريِّين):

ووجهُ تسميتِها بهذا الاسم: هو ورود لفظ {اْلْحَوَارِيُّونَ} فيها مرتين في قوله تعالى: {يَٰٓأَيُّهَا اْلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُونُوٓاْ أَنصَارَ اْللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى اْبْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّـۧنَ مَنْ أَنصَارِيٓ إِلَى اْللَّهِۖ قَالَ اْلْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اْللَّهِۖ} [الصف: 14].

1. مطابقة القول والعمل في شأن الجهاد (١-٤).

2. موقف الكفار من دعوة الأنبياء (٥- ٩).

3. التِّجارة الرابحة (١٠-١٤).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (8 /127).

مقصدُ سورة (الصَّفِّ) بيِّنٌ في اسمها؛ وهو الاجتماعُ، والوَحْدة، والتمسك بحبلِ الله المتين؛ ليكونَ المؤمنون صفًّا واحدًا في قلوبهم وأبدانهم.

وفي ذلك يقول البِقاعيُّ: «مقصودها: الحثُّ على الاجتهاد التام، والاجتماعِ على قلبٍ واحد، في جهادِ مَن دعت (الممتحنةُ) إلى البراءة منهم؛ بحَمْلِهم على الدِّين الحق، أو مَحْقِهم عن جديد الأرض؛ تنزيهًا للملكِ الأعلى عن الشرك، وصيانةً لجَنابه الأقدس عن الإفك، ودلالةً على الصِّدق في البراءة منهم، والعداوة لهم.

وأدلُّ ما فيها على هذا المقصدِ: الصفُّ؛ بتأمُّل آيته، وتدبُّر ما له من جليلِ النفع في أوله وأثنائه وغايته». "مصاعد النظر للإشراف على مقاصد السور" للبقاعي (3 /81).