ترجمة سورة السجدة

Turkish - Turkish translation

ترجمة معاني سورة السجدة باللغة التركية من كتاب Turkish - Turkish translation.

Secde Suresi


Elif, Lâm, mim.

Kendisinde süphe olmayan bu kitabin indirilisi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafindandir.

Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayir, o senden önce kendilerine bir uyarici gelmemis olan bir kavmi korkutman için, Rabbin tarafindan gelen bir haktir. Gerek ki, hidayeti kabul ederler.

Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri alti günde yaratmis, sonra Ars üzerine istivâ buyurmustur (hakim olmustur). Sizin için O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir sefaatçi! Artik düsünmeyecek misiniz?

O, gökten yere, (yukaridan asagiya) isleri düzenler, sonra da o isler, sizin saydiklarinizdan bin yil kadar olan bir günde O'na yükselir.

Iste görüleni de görülmeyeni de bilen, her seye gücü yeten, çok merhametli olan O'dur.

Yarattigi her seyi güzel yaratan ve insani yaratmaya bir çamurdan baslayan O'dur.

Sonra da onun soyunu süzülmüs bir özden, degersiz bir sudan yaratmistir.

Sonra onu düzenli bir sekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az sükrediyorsunuz!

Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratilista bulunacagiz?" dediler. Fakat onlar Rablerine kavusmayi (O'nun huzuruna varacaklarini) inkâr eden kâfirlerdir.

De ki: "Size vekil kilinmis olan ölüm melegi caninizi alacak, sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz."

Ey Muhammed! Günahkârlarin, Rablerinin huzurunda baslari öne egilmis olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, simdi bizi geri çevir de salih bir amel isleyelim, çünkü biz artik kesin bir sekilde inaniyoruz." derlerken bir görsen!

Eger biz dilemis olsaydik her nefse hidâyetini verirdik. Fakat benden: "Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracagim." sözü hak olmustur.

"O halde bu gününüzle karsilasmayi unuttugunuzdan dolayi tadin azabi! Iste biz de sizi unuttuk. Yapmakta oldugunuz isler yüzünden tadin ebedî azabi!"

Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine ögüt verildigi zaman secdelere kapanirlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.

Onlarin yanlari yataklardan uzaklasir, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdigimiz riziklardan hayira sarfederler.

Simdi hiç kimse kendileri için, yaptiklarina karsilik gözler aydinligi olacak seylerden neler gizlenmis oldugunu bilemez.

Öyle ya iman eden kimse, fâsik olan gibi olur mu? Onlar esit olamazlar.

Evet, iman edip de salih amelleri isleyen kimselerin, yaptiklarina karsilik bir konukluk (agirlanma) olarak me'vâ (barinak) cennetleri vardir.

Ama fâsiklik etmis olanlarin barinaklari atestir. Oradan her çikmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadin o atesin yalanlayip durdugunuz azabini!" denir.

Su bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakin azabdan (dünyada) da tattiracagiz. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.

Rabbinin âyetleriyle kendisine ögüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacagiz.

Andolsun ki biz vaktiyle Musa'ya kitap vermistik. Simdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavusmaktan süphe içinde olma. Biz onu Israilogullarina dogru yolu göstren bir rehber kilmistik.

Onlarin içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle dogru yola ileten önderler yetistirmistik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir sekilde inaniyorlardi.

Simdi ihtilafa düstükleri seyler hakkinda süphesiz ki Rabbin kiyamet günü aralarinda ayirici hükmü verecektir.

Kendilerinden önce, yurtlarinda gezip dolasmakta olduklari nice kusaklari helâk etmis olmamiz, daha onlari dogru yola iletmedi mi? Süphesiz bunda nice ibretler vardir. Hâlâ kulak vermeyecekler mi?

Ya hiç görmediler mi ki, biz kir yere suyu saliveriyoruz da onunla bir ekin çikariyoruz. Ondan hayvanlari da yiyor, kendileri de. Hâlâ gözlerini açmayacaklar mi?

Bir de "Ne zaman o fetih, eger dogru söylüyorsaniz?" diyorlar.

De ki: "Inkâr edenlere o fetih günü iman etmeleri fayda vermez ve onlara göz açtirilmaz."

Simdi sen onlardan yüz çevir de gözet. Çünkü onlar da gözetmektedirler.
سورة السجدة
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورةُ (السَّجْدة) من السُّوَر المكية، وقد جاءت بإنذارِ الكافرين من النار، وتوبيخِهم على اتِّباع الآلهة الزائفة التي لا تغني من الحقِّ شيئًا، ودعَتْهم إلى التواضُعِ واتِّباع دِينِ الله الحقِّ؛ من خلال تَرْكِ التكبُّر، والسجودِ لله، مذكِّرةً لهم بأصلِ خِلْقتهم، وبقوَّةِ الله عز وجل وقُدْرته؛ فهو المستحِقُّ للعبادة، وقد كان صلى الله عليه وسلم يَقرؤُها في صلاةِ فَجْرِ يوم الجمعة.

ترتيبها المصحفي
32
نوعها
مكية
ألفاظها
374
ترتيب نزولها
75
العد المدني الأول
30
العد المدني الأخير
30
العد البصري
29
العد الكوفي
30
العد الشامي
30

* قوله تعالى: {تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمْ عَنِ اْلْمَضَاجِعِ} [السجدة: 16]:

عن أنسِ بن مالكٍ رضي الله عنه: «أنَّ هذه الآيةَ: {تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمْ عَنِ اْلْمَضَاجِعِ} [السجدة: 16]  نزَلتْ في انتظارِ الصَّلاةِ التي تُدْعى العَتَمةَ». أخرجه الترمذي (٣١٩٦).

و(صلاةُ العَتَمةِ): هي صلاةُ العِشاءِ؛ لِما جاء في الحديثِ عن عبدِ اللهِ بن عُمَرَ رضي الله عنهما، قال: «صلَّى لنا رسولُ اللهِ ﷺ العِشاءَ، وهي التي يَدْعو الناسُ العَتَمةَ ...». أخرجه البخاري (٥٦٤).

* سورة (السَّجْدة):

سُمِّيت بذلك لِما ذكَر اللهُ تعالى فيها من أوصافِ المؤمنين، الذين إذا سَمِعوا آياتِ القرآن {خَرُّواْۤ سُجَّدٗاۤ وَسَبَّحُواْ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ} [السجدة: 15]. وقال البِقاعيُّ: «واسمُها (السَّجْدة) منطبِقٌ على ذلك بما دعَتْ إليه آيَتُها من الإخباتِ، وتركِ الاستكبار». "مصاعد النظر للإشراف على مقاصد السور" (2 /361).

* سورة ({الٓمٓ ١ تَنزِيلُ})، أو ({الٓمٓ ١ تَنزِيلُ} السَّجْدةَ):

دلَّ على ذلك افتتاحُ السُّورة بذلك، واحتواؤها على سَجْدةٍ، وصحَّ عن عبدِ اللهِ بن عباسٍ رضي الله عنهما: «أنَّ النبيَّ ﷺ كان يَقرأُ في صلاةِ الفَجْرِ يومَ الجُمُعةِ: {الٓمٓ ١ تَنزِيلُ} السَّجْدةَ، و{هَلْ أَتَىٰ عَلَى اْلْإِنسَٰنِ حِينٞ مِّنَ اْلدَّهْرِ}، وأنَّ النبيَّ ﷺ كان يَقرأُ في صلاةِ الجُمُعةِ سورةَ الجُمُعةِ، والمُنافِقِينَ». أخرجه مسلم (٨٧٩).

ولها أسماءٌ أخرى غيرُ ما ذكرنا.

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (6 /47-48).

* كان النبيُّ صلى الله عليه وسلم يَقرؤُها في فَجْرِ يوم الجمعة:

 عن عبدِ اللهِ بن عباسٍ رضي الله عنهما: «أنَّ النبيَّ ﷺ كان يَقرأُ في صلاةِ الفَجْرِ يومَ الجُمُعةِ: {الٓمٓ ١ تَنزِيلُ} السَّجْدةَ، و{هَلْ أَتَىٰ عَلَى اْلْإِنسَٰنِ حِينٞ مِّنَ اْلدَّهْرِ}، وأنَّ النبيَّ ﷺ كان يَقرأُ في صلاةِ الجُمُعةِ سورةَ الجُمُعةِ، والمُنافِقِينَ». أخرجه مسلم (٨٧٩).

* كان النبيُّ صلى الله عليه وسلم يَقرؤُها قبل نومِه:

عن جابرِ بن عبدِ اللهِ رضي الله عنهما: «أنَّ النبيَّ ﷺ كان لا يَنامُ حتى يَقرأَ {الٓمٓ ١ تَنزِيلُ}، و{تَبَٰرَكَ اْلَّذِي بِيَدِهِ اْلْمُلْكُ}». أخرجه الترمذي (٣٤٠٤).

اشتمَلتْ سورةُ (السَّجْدة) على الموضوعات الآتية:

1. القرآن حقٌّ مُنزَّل (١-٣).

2. الخَلْقُ: مُدَّته، وأنه حسَنٌ (٤-٩).

3. إثبات البعث (١٠-١١).

4. ذلُّ المجرمين يوم الدِّين (١٢-١٤).

5. علامات الإيمان (١٥- ١٧).

6. الجزاء العادل (١٨-٢٢).

7. الإمامة في الدِّين (٢٣-٢٥).

8. آياتٌ وعِظات (٢٦- ٣٠).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (6 /51).

مقصدُ السُّورة الأعظم: هو إنذارُ الكفار بهذا الكتاب، وأنه مِن عندِ الله عزَّ وجلَّ؛ فلا يأتيه الباطلُ مِن بينِ يديه ولا مِن خلفِه، وبيانُ بطلانِ آلهتهم وزيفِها، والتذكيرُ بقدرة الله والبعث، وكذا تذكيرُهم بوجوب اتِّباع النبي صلى الله عليه وسلم المرسَل بهذا الكتاب؛ فمِن خلال الاتباع يكون الفوزُ بالجنة، والنجاةُ من النار، ولتحقيقِ ذلك لا بد من الاستجابة لله، والتواضُعِ لأمره، وتركِ الاستكبار والعناد، واسمُ السورة دالٌّ على ذلك.

ينظر: "مصاعد النظر للإشراف على مقاصد السور" للبقاعي (2 /361)، و"التحرير والتنوير" لابن عاشور (21 /204).