ترجمة سورة المطفّفين

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

ترجمة معاني سورة المطفّفين باللغة التركية من كتاب الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم.
من تأليف: مركز تفسير للدراسات القرآنية .

Ölçüde hile yapanlar için hüsran ve helâk vardır.
Onlar, başkalarından aldıklarını ölçtüklerinde haklarına tastamam eksiksiz olarak bağlılık gösterenlerdir.
İnsanlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında ise ölçüyü ve tartıyı eksik tutarlar. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Medine şehrine hicret ettiği zaman Medine halkının hali işte böyleydi.
Bu münkeri işlemekte olan bu kimseler Allah’ın huzurunda yeniden diriltileceklerini yakinen bilmiyorlar mı?
İçinde bulunan sıkıntılar ve korkular sebebiyle çok büyük olan bir günde hesap vermek ve karşılığını görmek için diriltilecekler.
O gün insanlar, bütün varlıkların Rabbine hesap vermek için kalkarlar.
Ölümden sonra yeniden dirilişin olmadığını sanıyorsunuz ama durum hiç de öyle değildir. Kâfir ve münafık günahkârların kitabı kesinlikle yerin en altında hüsrandadır.
-Ey Peygamber!- Siccin'in ne olduğunu sana ne öğretti?
Şüphesiz onların kitabı yazılıdır, silinmeyecektir. Ona bir şey eklenemez veya eksiltilemez.
Yalanlayanlar için o günde helâk ve hüsran vardır.
Onlar, Allah’ın kullarına dünyadaki amellerinin karşılığını vereceği ceza gününü yalanlayan kimselerdir.
O günü ancak Allah’ın sınırlarını çiğnemiş, çok günahkâr olan kimselerden başkası yalanlamaz.
Ona, peygamberimize indirilen ayetlerimiz okunduğu zaman şöyle der: “Bunlar önceki milletlerin kıssalarıdır ve Allah’ın katından gelmiş değildirler.”
Durum o yalanlayanların zannettiği gibi değildir. Bilâkis, işlemiş oldukları günahlar onların akıllarına üstün gelerek onu kaplamış ve böylece kalpleriyle hakkı görememişlerdir.
Gerçek şu ki, onlar kıyamet günü Rablerini görmekten alıkonulacaklardır.
Ardından da muhakkak Cehennem ateşine sokulacaklar ve sıcağının ızdırabını çekeceklerdir.
Sonra da kıyamet günü onlara bir azarlama olarak şöyle denilecektir: “Karşılaştığınız bu azap, peygamberinizin size dünyada iken bildirdiği zaman yalanlamış olduğunuz azaptır.''
Durum, hesap ve karşılığın olmadığını tasavvur ettiğiniz gibi değildir. Doğrusu itaatkâr kulların kitabı illiyyin'dedir.
-Ey Peygamber!- İlliyyun'un ne olduğunu sana ne öğretti?
Şüphesiz onların kitabı silinmeyecek şekilde yazılıdır. Ona bir şey eklenemez veya eksiltilemez.
Bu kitabın yanına yakın kılınmış bütün sema melekleri gelir.
Şüphesiz çok itaatkâr olanlar, kıyamet günü kalıcı nimetler içinde olacaklardır.
Süslü döşekler üzerinde Rablerine, onları mutlu eden ve sevindiren şeylere nazar edip, bakarlar.
Onları gördüğün zaman yüzlerinde güzellik ve zarafet olarak nimetlerin eserini görürsün.
Hizmetçileri onlara, şişelerin üzeri mühürlenmiş içkilerden içirirler.
Ondan yayılan miskin kokusu sonuna kadar yayılır. Yarışmakta olanların bu değerli mükâfat için Allah'ın razı olacağı ameli yaparak ve öfkeleneceği ameli terk ederek yarışmaları gerekir.
Bu mühürlenmiş içkiye Tesnim Pınarı'ndan karıştırılır.
O, Cennet'in en üstünde yakın kılınmış; pak, ihlaslı kimselerin içtiği bir pınardır. Diğer Mü'minler de başka şeylerle karıştırılmış olarak ondan içerler.
İçinde bulundukları küfür suçunu işlemiş olanlar, iman edenlerle alay ederek onlara gülüyorlardı.
Onlar Mü'minlerin yanından geçerlerken, alay ederek ve eğlenerek birbirlerine kaş göz işareti yaparlardı.
Ailelerinin yanına döndüklerinde de küfrederek ve Mü'minlerle alay ederek sevinçli bir şekilde dönerlerdi.
Müslümanları gördükleri zaman şöyle derler: “Muhakkak bunlar doğru yoldan sapmışlardır. Çünkü babalarının dinini terk ettiler.''
Hâlbuki Allah Teâlâ onları, Mü'minlerin amellerini kaydetmeleri için sorumlu kılmadı ki, bu sözleri söylüyorlar.
Kâfirlerin dünyada iman edenlere güldükleri gibi, kıyamet günü de Allah’a iman edenler kâfirlere güleceklerdir.
Süslü döşekler/koltuklar üzerinden Allah Teâlâ’nın onlar için hazırladığı kalıcı nimetleri seyrederler.
Kâfirlerin dünyada yaptıkları amellerinin karşılığı alçaltıcı bir azapla (ahirette) muhakkak verilecektir.
سورة المطففين
معلومات السورة
الكتب
الفتاوى
الأقوال
التفسيرات

سورة (المُطفِّفين) من السُّوَر المكية، وقد افتُتحت بوعيد المُطفِّفين الذين يتلاعبون بالميزان بُغْيةَ خداع الناس، متناسِين أنَّ هناك يومًا يبعثُ اللهُ فيه الخلائقَ، يحاسبهم على كلِّ صغيرة وكبيرة، وقد جاء فيها وعيدُ الفُجَّار بالعقاب الأليم، ووعدُ الأبرار بالثواب العظيم، وإكرامُ المؤمنين وإيلامُ المجرمين يوم البعث؛ جزاءً لهم على أعمالهم، وفي هذا كلِّه دعوةٌ للمُطفِّفين أن يؤُوبُوا إلى الله، ويَرجِعوا عن باطلهم.

ترتيبها المصحفي
83
نوعها
مكية
ألفاظها
170
ترتيب نزولها
86
العد المدني الأول
36
العد المدني الأخير
36
العد البصري
36
العد الكوفي
36
العد الشامي
36

* قوله تعالى: {وَيْلٞ لِّلْمُطَفِّفِينَ} [المطففين: 1]:

عن عبدِ اللهِ بن عباسٍ رضي الله عنهما، قال: «لمَّا قَدِمَ النبيُّ ﷺ المدينةَ، كانوا مِن أخبَثِ الناسِ كَيْلًا؛ فأنزَلَ اللهُ عز وجل: {وَيْلٞ لِّلْمُطَفِّفِينَ} [المطففين: 1]؛ فأحسَنوا الكَيْلَ بعد ذلك». أخرجه ابن حبان (٤٩١٩).

* سورة (المُطفِّفين):

سُمِّيت سورة (المُطفِّفين) بذلك؛ لافتتاحها بقوله تعالى: {وَيْلٞ لِّلْمُطَفِّفِينَ} [المطففين: 1]؛ وهم: الذين يتلاعبون في المكيال بُغْيةَ خداع الناس.

1. إعلان الحرب على المُطفِّفين (١-٦).

2. وعيد الفُجَّار بالعقاب الأليم (٧-١٧).

3. وعد الأبرار بالثواب العظيم (١٨-٢٨).

4. إكرام المؤمنين، وإيلام المجرمين (٢٩-٣٦).

ينظر: "التفسير الموضوعي لسور القرآن الكريم" لمجموعة من العلماء (9 /66).

يقول ابن عاشور: «اشتملت على التحذيرِ من التطفيف في الكيل والوزن، وتفظيعِه بأنه تحيُّلٌ على أكلِ مال الناس في حال المعاملة أخذًا وإعطاءً.
وأن ذلك مما سيُحاسَبون عليه يوم القيامة.
وتهويل ذلك اليوم بأنه وقوفٌ عند ربهم؛ ليَفصِلَ بينهم، وليجازيَهم على أعمالهم، وأن الأعمال مُحصاةٌ عند الله.
ووعيد الذين يُكذِّبون بيوم الجزاء، والذين يُكذِّبون بأن القرآن منزل من عند الله.

وقوبل حالُهم بضدِّه من حال الأبرار أهلِ الإيمان، ورفعِ درجاتهم، وإعلان كرامتهم بين الملائكة والمقربين، وذكرِ صُوَرٍ من نعيمهم.
وانتقل من ذلك إلى وصف حال الفريقين في هذا العالم الزائل؛ إذ كان المشركون يَسخَرون من المؤمنين، ويَلمِزونهم، ويستضعفونهم، وكيف انقلب الحالُ في العالم الأبدي». "التحرير والتنوير" لابن عاشور (30 /188).